Kural dışı göçmenler, sayıları milyonlarca kişiye ev sahipliği yapan Türkiye’dekilere oranla çok düşük olmasına rağmen Avrupa Birliği’nin kâbusu olmayı sürdürüyor. Türkiye’nin 2016’da imzalanan 18 Mart mutabakatını etkin şekilde uygulaması nedeniyle göçte odak Akdeniz yoluna kayarken toprağa ayak basan her göçmen AB ülkeleri arasında gerginliği tırmandırıyor. Nitelikli göçe ihtiyacı olduğunu gizlemeyen AB ülkeleri dayanışma ilkesini rafa kaldırmış durumdalar. Artık kronikleşen göç sorununa ortak çözüm bulunamaması ise AB’yi ciddi sınamalarla karşı karşıya bırakıyor.
EN CİDDİ UYARI
Göç konusunda en ciddi uyarılardan biri geçtiğimiz günlerde İngiliz The Guardian’a konuşan AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’den geldi. Paradoksal bir durumun söz konusu olduğunu ve demografik büyümesi düşük olan Avrupa’nın işgücü açısından hayatta kalmak için göçmene ihtiyacı olduğunun altını çizen Borrell, ülkeler arasındaki derin kültürel farklılıklar ve uzun vadede ortak bir politikaya ulaşamamaları nedeniyle göçün “Avrupa Birliği için eritici bir güç” olabileceğini söyledi. Göç sorunu Fransa’yı ziyaret eden Papa Francesko’nun da gündemindeydi. Avrupa’nın sorumluluk alması çağrısında bulunan Papa, “Denizde hayatlarını riske atanlar istila etmiyorlar, misafirperverlik arıyorlar ve onlar taşınması gereken bir yük olarak görülmemeliler” dedi.
YÜKSEK GERİLİM
AB’ye kural dışı girişlerin sayısı 2015’te bir milyon 50 bin seviyesindeydi. Bu yılın ağustos ayına kadar olan rakamlar ise 160 bine işaret ediyor. Sayılar belirgin şekilde düşmüş olsa da üye ülkelerden gelen sinyaller hiç de parlak değil. Geçtiğimiz haftalarda İtalya’nın Lampedusa adasına beş günde 11 bin göçmenin gelmesi İtalyan hükümetinin önlemlerini sertleştirmesi sonucunu doğurdu. Roma’nın ısrarlı dayanışma çağrıları ise diğer AB ülkeleri tarafından duymazdan gelindi. Bu yıl sığınma talebinde bulunanların sayısının daha şimdiden iki yüz bin sınırını aştığı Almanya’dan yükü kaldıramayacak noktaya gelindiği açıklamaları dikkat çekiyor. Hollanda ve Belçika’da sığınma merkezlerinde yer kalmazken Fransa önceliği dış sınırların korunmasına ve sığınma hakkı olmayanların hızlı şekilde sınır dışı edilmesine vermiş durumda.
Türkiye’yle sağlanana benzer bir mutabakatın Tunus’la işlemesini hayata geçirmeye çalışan AB Komisyonu, mültecilere denizde müdahaleyi de içeren on maddelik eylem planı önerisinde bulunduysa da artık kronik hale gelen ve AB’nin serbest dolaşım da dahil bazı ortak uygulamalarını etkileme riski olan göç sorunu için çok daha kapsamlı ve Birlik çapında adımlar gerekiyor.
ATİNA, ANKARA İLE YENİ ANLAŞMA İSTİYOR
– Yunanistan göç ve İltica Bakanı Dimitris Keridis, ülkesinin girişimiyle düzensiz göç konusunda 18 Mart 2016’da Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında sağlanan anlaşmanın genişletilerek yenilenmesi için yoğun çalışmalar yapıldığını açıkladı. Devlet televizyonu ERT’ye konuşan Keridis, 7 Aralık’ta Selanik’te Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis başkanlığında düzenlenecekTürk-Yunan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısı esnasında, düzensiz göç ile ilgili bir anlaşma imzalanmasına çalışıldığını doğruladı.
‘PARADAN FAZLASI GEREK’
Tasarıyı AB Komisyonu İçiçleri Sorumlusu Ylva Johanson ile konuştuğunu ve önümüzdeki günlerde Almanya İçişleri Bakanı ile de konuşacağını belirten Keridis, olası anlaşmanın Türkiye ile AB arasında imzalanması için çalışıldığını belirtti. Keridis, “Türkiye’ye sadece daha fazla para değil, başka şeyler de verilmesi gerek” dedi.
Dimitris Keridis
Yunan medyasında Atina yönetiminin yeni anlaşma kapsamında AB fonlarından Türkiye’ye daha fazla para aktarılması, Türk vatandaşlarının Yunanistan ve AB ülkelerine seyahatlerinde vize kolaylığı sağlanması ve buna karşılık Türkiye’nin sınır denetimlerini arttırarak sığınmacıların geri kabulü için yükümlülükleri kabul etmesi ile Türk-Yunan sahil güvenlikleri arasındaki koordinasyonun arttırılması maddeleri üzerinde çalışıldığını iddia etti.